İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, cumhurbaşkanı seçimindeki “yüzde 50+1” tartışmalarına ilişkin “Ortada duran bir gerçek var; 50+1 şartının dayattığı ittifak sistemi milletimizi iki yumruk arasına mahkum ediyor. Milletimiz, velinimet olmaktan çıkartılıp rakama indirgenerek siyasi tercihlerinde seçeneksiz bırakılıyor.” dedi.
Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasına 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlayarak başladı.
Öğretmenlerin sadece 24 Kasımlarda hatırlandığını dile getiren Akşener, tüm öğretmenlere bir maaş ikramiye verilmesi, eğitime hazırlık ödeneğiyle ek ders ücretlerinin arttırılması ve 100 bin öğretmen atamasının gerçekleşmesi için önergeler verdiklerini ancak önergelerinin AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildiğini kaydetti.
Türkiye‘de 1 milyona yakın atama bekleyen öğretmen adayı olduğuna işaret eden Akşener, “Seçimlerden önce mülakatın kaldırılacağını ve adayların KPSS puanıyla atanacağı sözünü veren AK Parti seçimlerden sonra yine sessizliğe bürünmüş durumda. On binlerce genç öğretmen kardeşime söz verdiler ama istediklerini aldıktan sonra utanmadan, sıkılmadan, yüzleri kızarmadan sözlerinden döndüler. Öğretmenlerimiz, atanamadıkları için başka işlerde çalışmaya devam ediyor. Öğretmenlerimiz yaşadıkları umutsuzluk ve çaresizlik karşısında hayatlarına son vermeye devam ediyor.” diye konuştu.
“Filistin’de soykırım gerçekleşiyor”
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına dikkati çeken Akşener, dünyanın 47 gündür soykırımı izlediğini, katil Netanyahu’nun psikopat tavırlarının karşısında hiç kimsenin hiçbir şey yapmadığını vurguladı.
Ağır hastaların harabe olmuş yollarda sedyelerin üzerinde taşındığını, binlerce insanın güvenli bir yere gitmenin yollarını aradığını dile getiren Akşener, “Ama nafile, çünkü gözü dönmüş Netanyahu’nun karşısında güvenli bir yer bile kalmadı. BM’ye ait binalar bile vuruluyor. Bakıma muhtaç insanların kaldığı hastaneler, okullar, ibadethaneler bombalanıyor. Filistin’de tüm dünyanın gözleri önünde resmen bir soykırım gerçekleşiyor.” ifadelerini kullandı.
BM yetkililerinin “Gazze’ye artık insani yardım sağlayamadıklarına” ilişkin açıklamalar yaptığını aktaran Akşener, gelinen noktada BM’nin bağlayıcı karar alma organı olan Güvenlik Konseyinin varlık amacının resmen ortadan kalktığını kaydetti.
Akşener, sivilleri canice öldüren Netanyahu’ya kapalı kapılar ardındaki pazarlıklar sonucunda sessiz kalanların yaşanan insanlık suçuna ortaklık ettiğini belirtti.
“Dar gelirlilere ve ücretlilere daha fazla bedel ödetmeyin”
Geçtiğimiz hafta Kırıkkale’de olduğunu hatırlatan Akşener, vatandaşların kendisine ilettiği sıkıntıları aktardı.
Akşener, iktidarın seçim kaygısıyla bugüne kadar ekonomideki yıkımı geçici adımlarla örtmeye çalıştığını, şimdi de yeni bir yola girmeye niyetlendiğini iddia etti.
Hükümet yetkililerinin “Asgari ücret, hedeflenen enflasyon oranında artırılmalı” şeklinde açıklama yaptığını aktaran Akşener, şöyle konuştu:
“Niyet belli, ücret zamlarını enflasyondan düşük yapmak. Bu arkadaşlar seçimlerden önce bize ‘IMF’yle çalışacaklar’ diye utanmadan çamur atıyorlardı. İşte size gerçek bir IMF politikası. Ücretlinin, dar gelirlinin sırtına bin, alım gücünü bitir talep azalsın, enflasyon düşsün. Millet fakirleşmiş mi insanların hayatları zorlaşmış mı umurlarında bile değil.
Sakın ola böyle bir şey yapmayın. Ne seçimlerden önce ne de seçimlerden sonra bu yola girmeyin. Kendi hatalarınızın bedelini daha fazla bu milletin sırtına yüklemeyin. Yıllardır sebep olduğunuz yüksek enflasyonun altında ezilen dar gelirlilere ve ücretlilere daha fazla bedel ödetmeyin. Bedel ödeme sırası artık ekonomiyi krize sürükleyenlere ve krizin neden olduğu enkazın üzerinde sefa sürenlere geldi. Önce siz tasarruf edeceksiniz, kemer sıkacaksınız, lüks hayatlarınızdan vazgeçeceksiniz.”
Cumhurbaşkanı seçimindeki “yüzde 50+1” tartışmaları
İktidarın tüm alanlarda doğruları sürekli olarak eğip büktüğünü veya tümden reddettiğini ileri süren Akşener, “Hemen her gün bilgiden ve birikimden yoksun toplumsal değerlerimizden kopmuş bir zihniyetin patolojik bir şekilde bizzat ürettiği veya üretimini teşvik ettiği bir palavralar silsilesinin gündeme servis edilişine şahit oluyoruz. En nihayetinde de kendi ürettiği palavralara kendi inanan bir iktidarın savrulmalarını hep birlikte yaşıyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı seçimindeki “yüzde 50+1” tartışmalarına değinen Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Geçtiğimiz hafta yine bu savrulmalardan birini yaşadık. Çok değil, daha birkaç yıl önce iktidarın bir daha açılmamak üzere kapattığını söylediği bir sayfa bir de baktık ki bugün yeniden açılmış. Dün büyük hamasi cümlelerle savundukları, itirazlarımızı da her türlü hakaret ve iftirayla reddettikleri 50+1 sistemini bugün değiştirmek istiyorlar. Hem de bizzat Sayın Erdoğan’ın sözcülüğüyle. Sabah şeriflerin hayır olsun Sayın Erdoğan. Biz zaten hesapsız, kitapsız, alelacele getirdiğiniz partili Cumhurbaşkanlığı Sisteminin Türkiye‘nin başına bela olacağını daha 2017 yılında söylemiştik. Bu ucube sistemin Türk demokrasisinde derin yaralar açacağını söylemiştik. Zaten var olan kutuplaşma ortamının daha da derinleşeceğini söylemiştik. ve biz o nedenle o gün ‘hayır’ demiştik.
Tüm uyarılarımıza rağmen bizi dinlemediniz. Yanlışta ısrar ettiniz, hatalarınızda inat ettiniz, günaydın Sayın Erdoğan. Sonunda yine bizim dediğimize geldiniz. Peki bu süreçte kaybeden kim oldu? Ne yazık ki yine aziz milletimiz oldu. AK Parti iktidarının ‘Bu ülke koalisyonlardan çok çekti’ diyerek çıktığı yolun sonunda Türk siyaseti ittifaklara mahkum oldu.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuyla ilgili açıklamalarını aktaran Akşener, “Erdoğan’ın kendi eseri olan ve inatla Türkiye‘ye dayattığı ittifak sisteminden şimdi kendisinin şikayetçi olduğunu” belirtti.
Akşener, şu ifadeleri kullandı:
“Cumhur İttifakı’nın içindeki çekişmeler, ortaklar arasındaki sorunlar, Meclis kürsülerinden gönderilen mesajlar elbette bizi değil, kendilerini ilgilendirir. Ama ortada duran bir gerçek var; 50+1 şartının dayattığı ittifak sistemi milletimizi iki yumruk arasına mahkum ediyor. Milletimiz, velinimet olmaktan çıkartılıp rakama indirgenerek siyasi tercihlerinde seçeneksiz bırakılıyor. Artı 1’e sıkıştırılan siyaset düzeni kimliksizliğe, kişiliksizliğe ve ilkesizliğe alan açıyor. ve bu şekilde yapılan bir siyaset de milletimizin siyaset kurumuna olan güvenini derinden yaralıyor. O nedenle biz İYİ Parti olarak ittifak sisteminin neden olduğu bu yozlaşmaya karşı çıktığımız için 2024 yerel seçimleriyle birlikte hür ve müstakil bir siyasetin yolunu açtık. Tüm siyasi partilere de ‘Gelin, seçimlere ayrı ayrı girelim’ dedik.
Madem ki Sayın Erdoğan da 50+1 şartının dayattığı ittifak sisteminden bu kadar rahatsız, o zaman bizzat kendisine sesleniyorum; Gelin, AK Parti olarak ittifak sisteminin ülkemize dayatılmasının siz de bizim gibi önüne geçin. Türk demokrasisinin tıkanan nefesini açmak için siz de bizim gibi bir adım atın. Önümüzdeki seçimlere AK Parti olarak siz de İYİ Parti gibi tek başınıza girme cesaretini gösterin. Ama Sayın Erdoğan, eğer ki bu açıklamayı yapmaktaki amacın anayasa değişikliğinin arkasına sığınıp sistem ile birlikte iki dönem kuralını değiştirmekse, bir kez daha aday olabilmek için yapıyorsan, bu ucube sistemi daha da ucubeleştirip tek adam rejimini tahkim etmek için kendine bir yol arıyorsan hiç kusura bakma çok beklersin.”
“Madde bağımlılığına karşı acil çözüm alınmalı”
Türkiye‘nin en önemli sorunlarından birinin bağımlılık sorunu olduğuna dikkati çeken Akşener, evlere hatta okullara kadar sızan ve birçok aileyi derinden etkileyen madde bağımlılığına karşı acil önlem alınmasını istedi.
Türkiye‘nin birçok yerinde yaptığı gezilerde sürekli bu şikayetle karşılaştığının altını çizen Akşener, “Memleketimizin dört bir yanına gerçekleştirdiğim ziyaretlerde çaresiz anneler, utana sıkıla kulağıma eğilerek uyuşturucu belasına bulaşmış çocukları için yardım istiyor. Kimisi arkadaş çevresinden kimisi okulundan kimisi de mahalle ortamından bu belaya bulaşıyor. Çocuklarının hem sağlığından hem de geleceğinden endişe duyan anneler ise acilen bir çözüm bekliyor.” şeklinde konuştu.
Akşener, Avrupa Uyuşturucu ve Bağımlılık İzleme Merkezi’nin 2023 Avrupa Uyuşturucu Raporu’na göre en yaygın 6 uyuşturucu türünden 3’ünün en fazla ele geçirildiği ülkenin Türkiye olduğunu, son yıllarda Türkiye’nin birçok uyuşturucu maddenin üretildiği ve kolaylıkla temin edilebildiği bir ülkeye dönüştüğünü söyledi.
Organize suç örgütlerine karşı verilen mücadeleyi anımsatan Akşener, “Son zamanlarda emniyet teşkilatımız konuyla ilgili birçok başarılı operasyon yürütmüş olsa da uyuşturucu belasına karşı sadece asayiş tedbirleriyle mücadele edemeyiz. Cezaları ne kadar artırırsak artıralım talep oldukça arzın önüne geçemeyiz. Dolayısıyla, sorunu kökten çözmek için madde bağımlılığına meyli ve uyuşturucuya olan talebi ortadan kaldırmalıyız.” diye konuştu.
İYİ Partiye yönelik tartışmalar
Bazı basın ve yayın organlarında “İYİ Partinin zor durumda olduğu” iddia ve tartışmalarının yaşandığını aktaran Akşener, şu ifadeleri kullandı:
“Seçmene verdiği sözlerin hiçbirini tutmayanların, milletimizi enflasyona ezdirenlerin, memleketi kaçak hendeğine çevirenlerin keyfi yerinde ama yetkiyi alıp Türkiye’yi düze çıkarmak için sabırsızlanan İYİ Parti zor durumdaymış. Dün ‘Yüzde 60 ile kazanırız’ yalanını üretenler, bugün çıkıp İYİ Parti üzerinden yeni yalanlar türetiyorlar. Varsın olsun, biz artık alıştık. Çünkü bunların tıyneti böyle.
Bu yaşadıklarımız kesinlikle tesadüf değil. Dün sözümüz dinlenseydi ve milletin tartısına milletimizin bizden talep ettiği bir adayla çıksaydık, bu en çok kimi üzerdi? Elbette saray ve eşrafını üzerdi. İşte bu nedenle ‘kazanacak aday’ dediğimiz için bizi topa tuttular ama ‘yüzde 60’la alırız’ diyen akılsızlara dokunmadılar. Bugün İYİ Partinin hür ve müstakil siyasetinden en çok kim çekiniyor? Elbette saray ve eşrafı çekiniyor. Peki sizce saray medyası ve trolleri neden İYİ Partiye ittifak baskısı kuran malum odaklara destek veriyor? Çünkü ittifak içinde flulaşan parti kimliğimizin artık berrak bir şekilde görünmesinden korkuyorlar. Milletimizle İYİ Parti arasında örülen duvarların ortadan kalkmasından korkuyorlar. İttifaka yapışan çamurlar ‘İYİ Partiye yapışmaz’ diye korkuyorlar.”
Kaynak: AA / Politika